İsrail 77 Yıllık Ur, Ortadoğu’nun Sırtına Saplanmış Hançer
1948 yılında kurulduğu günden bugüne kendisine sahip çıkmış Arap komşularına ihanetten başlayarak fırsat bulduğu her durumda karşısındakini yaralamış veya öldürmüş, mallarını gasp etmiş, evlerine çökmüş aşağılık bir sırtlan sürüsüdür İsrail. Bütün tevhidi dinlerin ana yurdu konumundaki Kudüs-î Şerif bu sırtlan sürüsünün postalları altında çiğnenmekte Müslümanların onuru, şerefi, izzeti ayaklar altına alınmaktadır. Tam 77 yıldır. Bizim için Kudüs’ün anlamını Kudüs şairimiz Nuri Pakdil şöyle ifade etmişti:”Yüreğimin yarısı Mekke'dir, geri kalanı da Medine. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.” Bugün Kâbe dâhil bütün kutsallarımızı işgal etmiş bu yeryüzü şeytanlarına karşı Müslüman ülkeler ne yazık ki bugüne kadar hiçbir varlık gösterememişlerdir. Filistinli anneler, Gazzeli çocuklar kendilerini kurtaracak bir Selahattin’in özlemi içerisinde her gün can vermektedirler. Ama buna rağmen okçular tepesini terk etmeden şerefle direnmektedirler.
Yaklaşık 2 yıldır devam eden Gazze soykırımı ise ancak distopik filmlerde görebileceğimiz ağırlıkta acı ve dram barındırmaktadır. Uluslararası tüm sözleşmeler göz ardı edilmekte, ambulanslar hedef alınmakta, yardım konvoyları vurulmakta ve gıdaya ulaşmak üzere sırada bekleyen masum çocukların üzerine bombalar yağdırılmaktadır. Sinelerimiz parçalanmasın mı artık, dilimiz lâl olmasın mı?
Bölgemizdeki irili ufaklı İslam ülkelerinin kukla yönetimleri bu katliamların arttığı günlerde festivallerle adeta kutlama yaparken diğer ülkeler ise belayı kendi kapılarında bulmamak adına ancak kınamalarla durumu idare etmektedirler. Bu kör, sağır ve dilsiz tavırların sonucu olarak siyonist çete canının istediği her yeri bombalamakta, Suriye’nin hava gücünü yerle bir etmekte Lübnan’ı tonlarca bombayla cezalandırmaktadır. En son İran’a yapılan alçak saldırıların da gerekçesi yine bu kayıtsızlıktır. Bu manada ülkemiz üzerinden İsrail’e giden Azerbaycan petrolünün kesilmemesi, Kürecik radar üssünün halen aktif halde tutulması, kara sularımızı kullanarak İsraile ulaştırılan silah malzemesi taşıyan geminin durdurulmaması yüreklerimizi parçalamaya devam etmektedir. İran’dan sonra sıranın Türkiye’ye geleceğini artık sağır sultan bile dillendirir oldu. Bu çaresizlik içerisinde, dünyanın çeşitli ülkelerinden farklı dinlere ve kültürlere sahip sivil inisiyatiflerin devreye girerek Mavi Marmara’nın yaktığı meşaleyi takip etmeleri, bir küresel intifadayı mümkün hale getirmiştir. Medleen gemisiyle dikkatleri üstüne çeken vicdan sahiplerinin nöbetini Kahire ve Refah karayolu konvoyları almıştır. Ancak üzülerek müşahede ediyoruz ki kukla, işbirlikçi Mısır yönetimi ilimizden giden kardeşlerimizi gözaltına alarak Türkiye’ye geri göndermiş ve konvoyları durdurarak, çeteleri vicdan sahiplerinin üzerine saldırtmıştır. Kendi çaresizliklerini ve satılmışlıklarını yüzlerine vuran bu vicdan sahiplerinin şerefli yürüyüşlerini selamlamak adına bizler de Şanlıurfa’daki STK’larla Mısır’a gidemeyen veya geri gönderilen kardeşlerimizle beraber bugün basın açıklamasından sonra başlayarak Salı günü sabah saat 10.00’da sonlandıracak şekilde 2 günlük, dönüşümsüz açlık grevine girmeye karar verdik.
Müslümanların izzetini ayakta tutan el Kassam Tugaylarını selamlamak, yüzleri cenneti andıran Gazzeli anneler ve çocukların maruz kaldıkları soykırım, açlık, sefalet karşısında onlarla duygudaşlık kurmak, acılarıyla hemhal olmak adına Şanlıurfa’da yaşayan tüm kardeşlerimizi açlık grevimize destek vermeye davet ediyoruz. Rabbim bu utancımızdan dolayı bizleri affetsin, Gazze halkına inşirah nasip etsin, destansı mücadeleleri ile kıyamete kadar unutulmayacak kahraman mücahitlerimize de muzafferiyet nasip etsin inşallah.
Açlık grevi eylemimiz için desteklerini esirgemeyen Büyükşehir Belediyemize, Haliliye Belediyemize ve Karaköprü Belediyemize; eylemimizin duyurulmasında destek veren Mavi Tanıtım Reklam Ajansı’na teşekkür ediyoruz.