Darbe dönemlerini hazırlayan, gazete manşetleriyle psikolojik harbin figüranı olan, köşelerinden dindarları hedef gösterip isimleri deşifre edenler bugün geçmiş günlerin özlemini çekiyor olacaklar ki, sendikamızın başlatmış olduğu kılık kıyafet serbestliği için sivil itaatsizlik eylemiyle ilgili Valiliklere yazı göndermişler. Bu sendika yetkilileri ya kendilerini uluslar arası hukukun ve mahkeme kararlarının üstünde görüyorlar ya da bir sendika genel merkezinin aldığı karara uyan üyelerin yaptıkları eylemden dolayı sorumlu tutulamayacaklarını bilmeyecek kadar bilgisizler. Bizler bu sendikal bilinç fukaralarını kendi darbe hayalleri ile baş başa bırakarak, yolumuza devam ediyoruz. Başta Eğitim-Bir-Sen olmak üzere Memur-Sen’e bağlı diğer tüm iş kollarıyla beraber sivil itaatsizlik eylemine sonuç alıncaya kadar devam ediyoruz. Çalışanının ne ürettiğine bakmadan ne giydiğine karışan devlet anlayışı eskide kalmalı. O devlet anlayışı eskide kaldığı zaman kendilerini bu devletin sahibi olarak görenlerin hayali de bitmiş olacak, kendilerinin hoşuna gitmese de devletin belirli bir zümrenin veya ırkın değil milletin devleti olduğunu görerek bu rüyadan uyanacaklardır.
Şanlıurfa Eğitim-Bir-Sen olarak özellikle başörtüsü yasağı olmak üzere, artık içinde bulunduğumuz çağın dinamiklerini karşılamayan, sürekli yasaklayan bir anlayıştan özgürlükleri esas alan yeni bir anlayışa evirilmenin zamanı gelmiştir diyoruz. Kadının başörtüsü, eteği, tayyörü; erkeğin saçı, bıyığı, pantolonu üzerinden tanımlanan bir yönetmeliğin uygulanabilir bir tarafı kalmamıştır. Bu eylem kararı alınırken, yönetmelik hükümleri yok sayılarak tamamen sivil bir itaatsizlik iradesi ortaya konmuş ve kararlılıkla uygulanmaktadır. Hala tank paletlerinden ve postallardan medet uman kimi sendikaların veya bu eylemden rahatsız olan başka kesimlerin Şanlıurfa’yı tıkamaya çalışmaları, sendikamızın kararlılığı karşısında yenilmeye mahkûmdur.